Hz Peygamber ve Çevre

Alemlere Rahmet Bir Peygamber

Hz. Peygamber Müslümanlara sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı merhametli olmalarını öğretmiştir: 

  • “Merhametli olanlara Rahman (yani merhamet sahihi olan Allah) merhamet eder. Yerde olanlara merhametli olun ki, gökte olanlar da (melekler) size rahmet etsin” (Tirmizi, Birr 16).

Hadiste geçen “yerde olanlara” ifadesindeki genelliği göz önüne alan İslâm alimleri “buraya Müslüman, kafir, köle, hayvan...”  gibi her çeşit canlıların dahil olduğunu ifade etmişlerdir.

Ayrıca hayvanlara iyi davranmanın insanı cennete, kötü davranmanın ise, cehenneme girmesine sebep olabileceğini söyledi. 

Bir keresinde Hz. Peygamber cennetlik bir hanımdan bahsetmişti. 

Kadın sıcak bir günde çölde yürüyordu. Bir yandan yukarıdan aşağıya ateş boşaltan güneş, diğer yandan sıcak bir saç gibi kadının ayaklarını yakan çöl. 

Sıcağa esir olan kadıncağızın dili-damağı kurumuş, adeta dili dönmüyordu. Nihayet bir kuyu gördü. Önce serap olup-olmadığından şüphe etti. Ancak gerçek bir kuyuydu ve dibindeki su görünüyordu. 

Hemen duvardan sarkarak aşağıya indi. Suya dokundu. Buz gibiydi. Ya da ona öyle geliyordu. Kana kana içti Kuyunun diniden yukarıya baktı ve Allah’a bütün kalbiyle ve samimiyetiyle şükretti. 

Bir kez daha âlemin, suyun ve kendisinin rabbini bir olduğunu düşündü. Duvara tırmanarak kuyudan çıktı. 

Bir de ne görsün! Bir köpek kuyunun ağzındaki ıslak ve rutubetli toprağı yalıyor. “Zavallı köpek! O da benim gibi susamış. Güneş ve çöl onun da ciğerlerini yakmış olmalı”. 

Yeniden kuyuya döndü ve ayakkabısını su ile doldurup ve ağzıyla da tutu. Kuyunun duvarlarından tırmanarak çıktı ve kendisi gibi susayan kepeğe su verdi. Suyu içen köpek kuyruğunu sallayarak, hanıma teşekkür etti.

Hz. Peygamber hikâyeyi bitirince herkes pür dikkat onu dinliyor ve sonucunu merak ediyordu. Efendimiz, bu hanımın bu davranışının Allah’ın çok hoşuna gittiğini ve onun tüm günahlarını bağışladığını ifade etti. Bir köpeğe su vermek, onu cennetlik etmeye yetmişti. Daha önceki alışkanlıkta olmalı “hayvanları sulamakta bize de sevap var mıdır?' diye sordu bir arkadaşı. “Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır" diye cevapladı (Tecrid, c.VII, s.223, H.No:1066).

Hayvanlara kötü davranmayla ilgilide şu uyarıda bulundu: 

“Bir kadın, bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinden yelmesi için serbest bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi.” (Buhari, Ezan 90, Musakat 9)

Üsme’ye şu uyarıda bulunmuştu: “Ey Ûsame! Acıkan ciğer sahibi her hayvan hususunda dikkatli ol. Kıyamet  günü Allah’a şikayet edilirsin” (age).

Hz. Peygamber kendisinin ağaçlar, hayvanlar ve bütün tabiat varlıklarından sorumlu olduğunu ifade etmiş ve bu konuda şöyle buyurmuştur: “Allah’ın sizi cezalandırmamasının yegane sebebi; şu yaşlanmış ihtiyarlar, süt emen bebekler ve çiftliğinizde otlayan hayvanlardır.”

Hz. Peygamber on binlerce askeriyle Mekke’ye doğru gidiyordu. 

Hava sıcak ve yol meşakkatliydi. Hz. Bilal bir gölge gibi efendimizi takp ediyordu. Efendimiz yeni yavrulamış bir köpek gördü. Köpek yavrularıyla oynuyordu. Hz. Peygamberin köpek ve yavrularının rahatsız olmaması için ordunun yolunu değiştirdiğine yine Bilal şahit olmuştu. 

Dahası Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı  koyarak rast gele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir.

Kaynak: Özdemir, İbrahim (1997). Çevre ve Din, Çevre Bakanlığı Yayınları, Ankara.