Dinler ve Çevre Bilinci

Prof. Dr. Mary Evelyin Tucker ve Prof. Dr. John Grim, dinlerin çevre korumdaki rolünü araştırmak, tartışmak ve anlamak için 1996-1998 yılları arasında Harvard'da dünya dinleri ve ekolojisi üzerine bir dizi konferans düzenlediler.

Müslüman çevrecilerin öncülerinden olan Prof. Dr. Seyyid Hüseyin Nasr başta olmak üzere birçok Müslüman ilim insanı ve çevreciyle birlikte benim de katıldığım İslam ve Ekoloji Konferansı Mayıs 1998’de yapıldı. Bu on konferansın sonucunda yola çıkarak, çevre kıyımı dalgasını durdurabilecek daha geniş bir çevre ahlakı için dünya dinlerinde altı ortak değer belirlendi: 

  • Dünyaya ve onun derin ekolojik süreçlerine hürmet, 
  • Allah'ın yeryüzünde yarattığı sayısız canlı türe hürmet ve tüm hayat formlarını kapsayacak şekilde ahlakın genişletilmesi, 
  • İnsan-tabiat ilişkilerinde karşılıklılık, 
  • Tabii kaynakların kullanımında kısıtlama, (sınırlı bir dünyada sınırsız büyüme mümkün değil; doğru da değil), 
  • Hayatın sürekliliği için insanın sorumluluğu
  • Hayatın gelişmesi için ekosistemlerin tamiri.

Kısacası, farklı dinlere mensup bilim insanları tabiatın sömürülecek bir kaynak değil, hayatın kaynağı olarak yeniden değerlendirilmesi ve korunması gerektiği sonucunda mutabık kaldılar.
Bu konferansların kitap olarak yayınlanması ve belli başlı dillere tercüme edilmesiyle dinin çevre bilincinin oluşumunda ve çevrenin korunmasındaki rolü daha çok tartışılmaya başlandı. 
Din hakkındaki aydınlanmacı ve pozitif felsefe anlayışlarının küçümseyici ve dışlayıcı inkâr anlayışı terkedilerek; daha müspet bir anlayış tesis edilmeye ve gelişmeye başladı. 

Gary Gardner “Dinleri Sürdürülebilir Bir Dünya Arayışına Katmak” adlı çalışmasında “en genel tanımıyla din, kozmosa ve bizim onun içindeki rolümüze doğru bir yöneliş; insanlara nihai bir anlam duygusu verme ve kişisel dönüşüm; yaşamın tadını çıkarma” imkânı tanıdığını vurguladı. Ona göre, din bu amaçlarını gerçekleştirmek için “dünya görüşleri, simgeler, ritüeller, ahlaki normlar, gelenekler ve (kimi zaman) kurumsal yapılar” başta olmak üzere çok farklı kaynaklardan yararlanır (Gardner, 2003). 

Dahası din, “yaratıcı bir gücü yaşama ve sürdürme fırsatını da sağlar. Bu güç yaratan bir Tanrı, doğada hayranlık uyandırıcı bir varlık ya da tüm yaşamın kaynağı olabilir” (age). Bu özellikleri bir bütün olarak düşündüğümüzde insan-çevre ilişkisinde nasıl bir devrim yapabileceği daha iyi anlaşılır.
Gardner’a göre, “din ve çevre gruplarının birbiriyle yakınlaşması” tarihi bir dönüm noktası olarak görülebilir. Ona göre “eğer bu yakınlık somut sonuçlar doğurabilirse Batı’da yüzyıllardır var olan din ve bilim (buna ekonomi ve diğer sosyal bilimler de dâhildir) arasındaki uçurum da ortadan kalkabilir” (age).  

Daha ileri Okumlar İçin:

  • Gardner, G. (2003).  “Dinleri Sürdürülebilir bir Dünya Arayışına Katmak”, Dünyanın Durumu 2003, Tema, İstanbul.
  • Özdemir, İ. (2007). “Kur'an Perspektifiyle Bir Çevre Etiği Anlayışına Doğru”, İslam ve Ekoloji: Bahşedilmiş Bir Emanet, edt.: R Foltz, F.M. Denny, A. Baharuddin, çev: Nurettin Elhüseyni, İstanbul: Oğlak yayınları, 2007, 41-65.
  • Rahman, F. (1987). Ana Konularıyla Kur'an Çev.: Alparslan Açıkgenç, Fecr Yayınevi, Ankara.
  • Tucker, M.E. (2021) “Interfaith Call for Ecocide Law”, 16 Ekim 2021, Stockhalmda sunulan tebliğ.
  • UNEP (2016). Environment, Religion and Culture in the Context of the 2030 Agenda for Sustainable Development. United Nations Environment Programme, Nairobi.
  • Yusuf Ali, A. (Lahore: 1934-37). The Holy Qur'an: Translation and Commentary, Lahore.