Hinduizm

Kadim manevi geleneklerin en büyük özellikleri, insana etrafındaki tabii aleme koparılamaz ruhi ve manevi bağlarla bağlı ve bu tabiatın bir parçası olarak görmeleridir.

Bu anlayışın en yaygın olduğu gelenek aynı zamanda dünyanın da en eski geleneklerinden biri olan Hinduizm’in ayır edici özelliklerindendir. Hint dini metinlerinden olan ve Hindu geleneğinin kaynakları olan kâhin ve düşünürlerin bir araya getirdiği ilahilerden oluşan Vedalar, canlı ve cansız tüm mahlukatı aynı manevi güç tarafından kuşatıldığı bir dünya görüşünü yansıtmaktadır. 

Bunun bir sonucu olarak Hinduizm, kendisini evrimin çeşitli safhalarıyla gösteren ve her şeyi kuşatan ilahi hakimiyete inanır. İnsanoğlu şu anda evrim piramidinin en tepesinde olsa da tabiatın ve onunu çok yüzlü/boyutlu hayat şekillerinden ayrı görülemez. Tepe de olma ana ayrıcalıklı bir konum ve meşruiyet de vermez. Atharra Vedası ekolojik ve çevreci değerlerle kokan muhteşem bir ilahiyi içermektedir. Bu ilahiden bazı alıntılar:

  • İçinde tahıl ve mısır tarlalarının yeşerdiği; nefes alan ve hareket eden her şeyi barındıran; denizin, ırmağın ve diğer suların yattığı yeryüzü! En güzel ürünlerini bize ver.
  • Yeryüzü, anneciğim, gökyüzündekilerle uyum içinde beni güvenli kıl.
  •  Ey hikmet sahibi! Beni şefkat ve bollukla kucakla. (Hindu Deklarasyonu).

Sadece Vedalar değil daha sonraki kutsal metinlerden olan Upaniştler ve Puranalarda da Hinduizmin tabiata bakış açısı ifade edilmiştir ve tabiata hürmet ve saygıyı vurgulamaktadır.  

Tabiatın büyük güçlerinin- yeryüzü, gökler, hava, su ve ateş- bitkileri ve ağaçları da içeren çeşitli canlı türlerin hepsi tabiatın muazzam ritmiyle birbirine bağlanmıştır.  Kutsal olan tabiatın dışında değil, içindedir. Tüm tabii fenomenlerle kendini ifade etmekte ve göstermektedir. Mundaka Upaniştinde ilahi olan şöyle tanımlanmaktadır:

  • Ateş onun başı, ay ve güneş gözleri; uzay ise kulakları, sesi ise Vedada ilham edilmiştir. 
  • Rüzgâr nefesi, bütün kainat ise onun kalbidir; yeryüzü ise onun oturduğu taburesidir. Gerçekten o her şeyin içindeki ruhtur. (age)

Hint kültünde tabiata verilen bu önem çevre bunalımıyla yeni bir ivme kazandığı görülmektedir. Dünyadaki birçok insan bu kültürü anlamaya çalışmaktadır. Bunların başında da batılı araştırmacıların geldiği görülmektedir.

Kaynak: Özdemir, İbrahim (1997). Çevre ve Din, Çevre Bakanlığı Yayınları, Ankara.