Bilim ve Din İlişkisini Yeniden Düşünmek

Bilim ve Din İlişkisini Yeniden Düşünmek

Materyalist Dünya Görüşünün Ötesinde Genişletilmiş Bir Bilime Doğru

Üsküdar Üniversitesi bu hafta çok önemli bir etkinliği ev sahipliği yapıyor: Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı. (https://uskudar.edu.tr/en/international-conference-on-post-materialist-and-holistic-science)

Konferans bir yıl önce planladı. Konuyla ilgili temel metin olan “Galileo Raporu: Materyalist Bir Dünya Görüşünün Ötesinde Genişletilmiş Bir Bilime Doğru” kitap tercüme edildi ve yayınlandı.

Üsküdar Üniversitesi kuruluşundan bu yana bilimlere ve kâinata “bütüncül” bir yaklaşımı vurguluyor ve bunun içinde multidispliner çalışmalar önem veriyor. Bu anlayışla şimdiye kadar bir çok ulusal ve uluslararası etkinlik düzenledi.

Bu konferansın düzenlenişinde bizi destekleyen ve teşvik eden Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın belirttiği gibi bu etkinliğin ülkemizdeki bilim-din tartışmalarına yeni bie boyur getirmesini diliyoruz:

Tarhan Hocanın ifadesiyle: “Galileo Komisyonu Raporu, materyalist anlayışa doğrudan meydan okuyor ve buna karşı kanıtları ve mevcut bilim topluluğunun inanç yapılarını incelemeye başlıyor. Raporun amacı bilinç kavramını daha geniş perspektifte, insani tecrübeleri ve soruları da barındıracak şekilde kamuoyunda tartışmaya açmaktır.”

Aslında Bilim ve Din ilişkisi aydınlanma felsefesinden bu yana sürekli gündemde. Batı Orta Çağında Kilise bilimi ve bilim insanlarını baskı altına alırken, pozitivist bilim anlayışının hâkimiyetiyle birlikte işler tersine dönmeye başladı.

Bu sefer de Bilim, Kilisenin yerine geçerek; materyalist bilim anlayışı dışındaki insani her tür tecrübeyi ve bilgi kaynağını dışlamış ya da baskı altına almıştır. Kiliseyi yıkmaya çalışırken, kutsal Bilim Kilisesi inşa edildi. Bilim ve bilim insanlarının ön kabullerini sorgulamak yasaklandı.

Ülkemizin yaşadığı son deprem felaketinin daha enkazları kaldırılmadan; acılar dinmeden ve yaralar sarılmadan bilim-din tartışmalarının medyada bir kez daha alevlendiğine tanık olduk.

Rapor “çeşitli uzmanlık alanlarında (biyoloji, sinirbilim, psikoloji, tıp, psikiyatri) çalışan, uluslararası alanda tanınan bir grup bilim insanı” tarafından kaleme alındı.

Bu bilim insanları Arizona Üniversitesi'nden 7-9 Şubat 2014 tarihlerinde düzenlenen Post-Materyal Bilim, Maneviyat ve Toplum Uluslararası Zirvesine katılmışlardı.

Zirvenin gayesi, “materyalist ideolojinin bilim üzerindeki etkisini ve ortaya çıkan post-materyalist paradigmanın bilim, maneviyat ve toplum üzerindeki etkisini tartışmaktı.”

Toplantı sonucunda şu kanaatlerini kamuoyuyla paylaştılar:

“Bilimlerin dogmatizm tarafından ve özellikle materyalist felsefe tarafından, maddenin tek gerçeklik olduğu ve zihnin beynin fiziksel faaliyetinden başka bir şey olmadığı doktrinine boyun eğme tarafından daraltıldığına inanıyoruz.”

Raporun yayınlanması bilim dünyasında büyük yankılanmalara ve tartışmalara sebep oldu.
Bu etkinliğin ve yayınladığımız kitabın ülkemizde de bilim-din tartışmalarına yeni bir boyut kazandırması temennisiyle raporla ilgili görüşlerin bir kısmını sizin için derledik:

Brüksel Üniversitesi Karmaşık Sistemler Fiziği Bölümü'nde kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Dr. Vasileios Basios’un raporla ilgili değerlendirmesi:

"Galileo Komisyonu raporu, tarihimizde bilimde niteliksel bir değişime duyulan ihtiyacın hiç bu kadar belirgin ve acil olmadığı oldukça önemli ve benzeri görülmemiş bir dönemde ortaya çıkıyor. Kriz artık en "ana akım" kuruluşlar için de aşikârdır. En üst düzey bilimsel dergiler bile, bilim yönetişiminin etiği, değerleri ve ahlakı (akran değerlendirmesindeki başarısızlıklar, tekrarlanabilirlikteki zorluklar, verilerin yanlış yorumlanması vb) ve bilimin politika oluşturmadaki rolü konusundaki endişeler hakkında derin kaygılar taşıyan uzun başyazılar ve makaleler yayınlıyor. Belli ki bir şeyler yanlış gitmiş.

Galileo'nun zamanından bu yana bilim, katı bir nesnellik yaklaşımına boyun eğerek, en başarılı ve faydalı insan girişimi olduğunu kanıtladı. Lakin doğru olmak bir yana, başarılı olmak bile iyi olmaktan çok uzaktı. Hâkim bilim yapma biçiminin hızla kendi sınırlarına ulaşmakta olduğu artık açıkça görülüyor. Çevremize, kendimize ve etrafımızdaki duyarlı varlıklara salt faydacı bir şekilde davranmaya devam edemeyeceğimizi her geçen gün daha fazla anlıyoruz.

Bizler tesadüflerin ortasında işleyen amaçsız bir makinenin yararlı parçaları mıyız?

Bilimsel pratiğin kendi kendini sorgulaması ve bilimin hem fiziksel gerçekliğe hem de kendi benliğine yönelik tutumunda bir değişikliğe gidilmesi gerekiyor.

Galileo Komisyonu esasen bilimsel araştırmanın gerçek ve anlamlı özgürlüğünü ("esprit-libre") yeniden tesis etmeyi amaçlayan bir girişim çağrısında bulunuyor. Bunu doğru zamanda ve doğru şekilde yapıyor: Bilimin uygulanmasına -ve anlaşılmasına- kendi üzerine düşünmeyi dahil ederek. Bu nedenle bu süreci desteklememek ve yardımcı olmamak mümkün değildir. "

Prof. Roland Benedikter, Polonya Wroclaw Üniversitesi Willy Brandt Almanya ve Avrupa Çalışmaları Merkezi'nde Multidisipliner Politika Analizi alanında araştırma profesör. Alman Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) Gelecek Çemberi üyesi. UNESCO Disiplinlerarası Beklentiler ve Küresel-Yerel Dönüşüm Kürsüsü Başkanı. Raporla ilgili değerlendirmesi:

" Galileo Komisyonu raporu, kainatın ve tüm hayatın sadece maddi mekanizmalar veya makineler olduğu ve bilincin nihayetinde tamamen beynin fiziği ve kimyası ile açıklanacağı şeklindeki ana akım Batı biliminde hakim olan nihilist dünya görüşüne (dogma?) büyük ölçüde karşı çıktığı gerekçesiyle benim desteğimi alıyor. Mantıklı tartışmalar, bilimi daha yüksek bir metafiziğe yükseltme yolunda uzun bir yol kat etmekte ve böylece bilimsel araştırmanın ruhunun gerçek özgürlüğü doğrultusunda niceliksel yaklaşımlara tamamlayıcı olarak dahil edilecek değerler ve niteliklerle birlikte bütünsel bir bakış açısının yolunu açmaktadır. Rapor geniş çaplı bir dağıtımı hak ediyor. "

Prof. Stephen Braude, Amerikalı filozof ve parapsikolog. Parapsikoloji Derneği'nin eski başkanı, Journal of Scientific Exploration'ın Baş Editörü ve Maryland Üniversitesi, Baltimore County'de felsefe profesörüdür. Raporla ilgili görüşü:

"Galileo Raporu'nu salt ampirik bilim diye bir şey olmadığını vurguladığı için alkışlıyor ve bilimsel girişimin temelleri, amaçları ve kapsamı üzerine eleştirel düşünme çağrısını destekliyorum. "

Dua, maneviyat ve diğer fiziksel olmayan faktörlerin iyileşme için önemini savunan bir doktor ve yazar olan Dr. Larry Dossey’in görüşü:

“Gelecekte, eğer bir torunumuz olursa, çağımızın alamet-i farikalarından biri olan materyalizm tarafından nasıl kandırıldığımızı, en parlak bilim adamlarımızın zihinlerini nasıl hevesle zihinlerin var olmadığını ispatlamak için kullandıklarını ve bilinçlerini hiç kimsenin gerçekten bilinçli olmadığını ispatlamak için nasıl kullandıklarını hayretle göreceklerdir. Türümüzün hayatta kalabilmesinin temel şartı, her şeyden önce materyalizmin insanlıktan çıkarıcı, felç edici ve intihara sürükleyici belasından kurtulmaktır. Galileo Komisyonu Raporu bu yönde atılmış güçlü bir adımdır.”

Amerikalı yazar ve eleştirmen Duane Elgin:

“Kâinata bakışımız dünyada nasıl yaşadığımızı derinden etkiler. Eğer anlam ve amacı olmayan, cansız parçacıklardan oluşan materyalist bir Kâinatta yaşadığımızı düşünüyorsak, o zaman en görünür şekilde canlı olan kendimiz adına ölü olanı sömürmek mantıklı hale gelir.

Alternatif olarak, tabiattaki ve etrafımızdaki dünyadaki canlılıkla bilinçli bir şekilde bağlantı kurma konusunda doğrudan tecrübelerimiz varsa, o zaman canlılığın sayısız ifadesine saygı duymak ve özen göstermek gayet tabiidir. Bunlar Kâinata bakmanın radikal biçimde farklı iki yoludur ve karşılığında kimliğimiz ve tekâmül yolculuğumuz hakkında çarpıcı biçimde farklı görüşler üretirler.
Bu da bizi şaşırtıcı bir sonuca götürür: İnsanlığın karşı karşıya olduğu en acil sorun iklim değişikliği, türlerin yok olması ya da sürdürülemez nüfus artışı olmayıp, Kâinatı ve onun içindeki yakın ilişkimizi nasıl anladığımızdır. Geleceğe yönelik en derin tercihlerimiz bu temel anlayıştan kaynaklanmaktadır.
Galileo Komisyonu Raporu, kâinat anlayışımızı yeniden şekillendirme ve Dünya için sürdürülebilir ve üstün bir geleceğe doğru ilerleme yolunda atılmış önemli bir adımı temsil ediyor.”

Epilepsi ve yaşam sonu fenomenleri üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan bir nöropsikiyatrist ve nörofizyolog  Dr. Peter Fenwick’in görüşü:

"Galileo Raporu, materyalist görüşe doğrudan meydan okumakta ve buna karşı delilleri ve mevcut bilim camiamızın inanç yapılarını incelemeye girişmektedir. Texas Üniversitesi'nde akademik filozof olan Galen Strawson'un dediği gibi: ‘Bu özel inkar (bilincin varlığının), insan düşüncesinin tüm tarihinde yaşanmış en garip şeydir.’

Bu raporun tamamlanması ve yayılması, materyalist kültürümüzün mantıksızlığını göstermesi açısından tam zamanında ve önemlidir.”

1939 doğumlu olan İngiliz şair, edebiyatçı, kültür tarihçisi ve filozofu Nicholas Hagger’ın raporla ilgili görüşü:

“Zamanımızda felsefedeki metafizik ve bilimsel vurgulara (tüm bilimlerdeki çarpıcı keşifler de dahil olmak üzere) ve Gerçekliğe ve kâinata yönelik sezgisel ve rasyonel yaklaşımlara açılmaya ve tüm zıtlıkların uzlaştırıldığı kâinatın ve insanlığın temel birliğine dair Evrenselci vizyonu ilk elden tanımaya büyük bir ihtiyaç duyulmaktadır. Bu, metafizik Işığı alan bir düzine bilinç düzeyinin en genişi olan evrensel (veya kozmik) bilinçte tecrübe edilebilir.

Bu derin mistik ve ruhani tecrübe tüm zamanlarda tüm kültürlerde bulunur; tüm dinlerin ve tüm medeniyetlerin yükselişinin merkezinde yer alır; felsefeyi Doğa'ya yeniden bağlar ve tüm insanlığın siyasi birliği hayallerine ilham verir.

Galileo Komisyonu Raporu, Işığın içkin bilgisini içeren post-materyalist bir bilime odaklanmakta ve 1993-1994 yıllarında SMN'nin Evrenselci Filozoflar Grubu'nun felsefe ve bilimlerde, mistisizm ve karşılaştırmalı dinde, tarih ve uluslararası ilişkiler/devlet yönetiminde, edebiyat ve dünya kültüründe Evrenselci vizyonun önünü açan öncü çalışmalarını takdire şayan bir şekilde ileriye taşımaktadır. Rapor memnuniyetle karşılanmalı ve amaçları geniş çaplı desteği hak etmektedir.”

ABD'deki Kuzey Teksas Üniversitesi'nde danışmanlık profesörü olan Janice Holden 30 yılı aşkın bir süredir ölüme yakın deneyimleri araştırıyor. Raporla ilgili değerlendirmesi: "Bilimin büyüyen sınırında yaşanan tartışmaları derinlemesine anlamak isteyen herkes bunu Galileo Komisyonu Raporu'nda bulacaktır. Bu rapor gerçek bir güç gösterisidir!

İnsanlık bu büyüyen sınırın uçurumunda dururken, Rapor şu anda Batı kültürüne hâkim olan sınırlı bakış açısına geri dönmemizi değil, eldeki tüm delilleri içeren daha bütünsel bir bakış açısına doğru ilerlememizi sağlamaya yardımcı olacaktır."

“Galileo Projesi zamanı gelmiş bir girişimdir. Kâinatın geçirdiği değişime dikkatle bakıldığında gezegenler, yıldızlar ve galaksilerden amiplere, moleküllere ve atom altı parçacıklara kadar tüm yaratılışta niyet ve eylemin rolü görülecektir.

Bu öz-örgütlenme materyalist paradigmayı yalanlamakta ve daha iyi bir terim bulamadığımız için "bilinç" olarak adlandırdığımız şeyin önceliğini teyit etmektedir.”

Alan Watts Saybrook Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörü olan Stanley Krippner raporla ilgili görüşleri:

“Eğer bilim, olguların dikkatli ve sistematik bir şekilde araştırılması ve bunun sonucunda ortaya çıkan bilgi ve teoriler anlamına geliyorsa, buraya kadar her şey yolunda demektir. Ancak incelenmemiş ön kabuller çoğu zaman araştırılan olgulara, kullanılan yöntemlere ve varılan sonuçlara sınırlar getirmiştir.

Walach'ın Galileo Komisyonu Raporu, bu ön kabullerin ve bunların üzücü sonuçlarının teşvik edici, zengin ayrıntılara sahip bir eleştirisini sunmakta ve her şeyden önce bizi daha iyi, daha açık fikirli bilim yapmaya davet etmektedir.”

 Dr. Jennifer Kim Penberthy, Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Chester F. Carlson Psikiyatri ve Nörodavranış Bilimlerinde öğretim üyesi. Raporla değerlendirmesi:

“Galileo Komisyonu Raporu, insanlığa kâinatta şu anda fizikalist kavramlarımızın izin verdiğinden daha fazlası olduğuna dair bir "uyandırma çağrısı" olarak hizmet eden devrimci bir çalışmadır. Bu rapor, fizikalizmin ötesinde bir dünya görüşünü çevreleyen büyük kavram ve fikirlere ve insanlığın bilinç anlayışımızı genişletmesi ve derinleştirmesi gerekliliğine iyi yazılmış, anlaşılır ve kapsamlı bir giriş niteliğindedir.

Bu rapor, inanç sistemlerimizin ve varsayımlarımızın çalışmalarımız üzerindeki etkisini yeniden incelememiz ve kapsamımızı genişletmemiz, iç gözlemimizi derinleştirmemiz ve bilimsel merakımızı daha kapsamlı bir bilinç anlayışına doğru uygulamamız için zorlayıcı bir çağrıdır. Bunun sonuçları göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.”

Chemnitz Teknoloji Üniversitesi Psikoloji Enstitüsü'nde Psikolojide Araştırma Yöntemleri ve Değerlendirme Profesörlüğü'nün başında bulunan Prof. Peter Sedlmeier, yaklaşık 20 yıldır meditasyon konusunda araştırmalar yürütüyor ve bu alanda uluslararası düzeyde tanınan bir uzmanın Raporla ilgili değerlendirmesi:

“Harald Walach bu raporda son yirmi yılda yaptığı çalışmaları özetlemiş ve sentezlemiştir. Bilimin kapsamını gereksiz yere daraltan katı materyalist arka plan varsayımlarının ciddi sınırlamalarına işaret ediyor.

Deneysel araştırmaların, özellikle de insanlarla ilgili araştırmaların daha iyi bir şekilde yürütülmesine yönelik diğer önerilerinin yanı sıra, bilinçle ilgili konuları incelerken içsel tecrübeye daha fazla önem verilmesini öneriyor. Bilimin temel varsayımlarını ve ilgili araştırma yöntemlerini değiştirmek tüm bilimsel alanlar için aynı derecede önemli olmayabilir; ancak meditasyon araştırmaları veya psi-fenomenler üzerine araştırmalar gibi alanlara ilişkin anlayışımızı gerçekten ilerletmek için, bu Raporda yetkin bir şekilde savunulduğu gibi alternatif arka plan varsayımlarına ve araştırma yöntemlerine daha fazla açıklık kesinlikle gereklidir.”

Psikoloji ve maneviyat üzerine birçok kitap yazmış olan İngiliz yazar ve psikoloji alanında öğretim görevlisi Dr. Steve Taylor’un görüşü:

“Büyük ölçüde kültürümüzün temelini oluşturan, canlıları kimyasal makineler ve zihni de beynin bir ürününden başka bir şey olarak görmeyen materyalist dünya görüşünün bir sonucu olarak bir kriz döneminde yaşıyoruz. Bu dünya görüşü arka planda bir nihilizm atmosferi, hayatın amaçsız ve anlamsız olduğu duygusu yaratmış ve aynı zamanda çevreyi pervasızca istismar etmemizi körüklemiştir.

Galileo Komisyonu'nun raporunun da açıkça gösterdiği üzere, çağdaş bilimsel araştırmaların büyük bir kısmı bu dünya görüşünün varsayımlarının yanlış olduğunu göstermekte ve daha bütüncül ve manevi bir bakış açısına işaret etmektedir. Bir kültür olarak, birbirimizle ve doğal dünyayla daha uyumlu bir şekilde yaşamaya başlayabilmemiz için bu yeni bakış açısını acilen tam anlamıyla benimsememiz gerekiyor. Galileo Komisyonu'nun raporu bu hedefe yönelik hareketin önemli bir parçasıdır.”

Hardin Tibbs, gelecek odaklı stratejik düşünme konusunda uzun yıllara dayanan tecrübeye sahip bir stratejik analist, gelecek düşünürü, danışman ve yenilikçidir. Çalışmaları, ortaya çıkan karmaşık durumları yorumlamaya ve stratejik kavrayış üretmeye odaklanmaktadır. Raporla ilgili değerlendirmesi:

“Harald Walach'ın keskin raporu bize bilimin kendi içinde ispatlanamayan varsayımlar üzerine inşa edildiğini gösteriyor. Çoğu bilim insanına bu ispat sorununu görmezden gelmeleri ve bilimsel çalışmalarının temeli olarak bu varsayımları sorgusuz sualsiz benimsemeleri öğretilmiştir. Ancak modern fizik, artık bilimin gelecekteki yolunu tıkayan bu başlangıçtaki klasik varsayımların ötesine geçmiştir.

Bu rapor ön kabulleri gözden geçirmekte ve bunların aslında açık sorular olduğunu göstermektedir. Eğer bilim özgürce ilerleyecekse, örneğin materyalizmin - maddeden başka hiçbir şeyin var olmadığı kabulü - bilimin cevaplayabileceği bir soru olarak değil, felsefi bir spekülasyon olarak kabul edilmesi hayati önem taşıyor. Dolayısıyla bilim insanlarının bu kilit soru karşısında aldıkları tutum bilimsel değil felsefi bir seçimdir.

Bu seçimin bilimin geleceği üzerindeki muhtemel etkisi, bilinci kendi başına var olabilecek bir şey olarak ele alan herhangi bir hipotezi ciddiye alma konusundaki mevcut isteksizlikte açıkça görülüyor. Ne yazık ki bilim dünyası, bilincin beyin işleyişinin öznel tecrübesinden başka bir şey olmadığını ileri sürerken rasyonel gerekçelerden yoksundur. Harald Walach, zihinsel olguların maddi olgulardan mı kaynaklandığı yoksa bağımsız olarak mı ortaya çıktığı sorusunu tartışmaya açık tutan ve bilim insanlarının bu konuda titiz davranırken meşru bir şekilde açık fikirli olabileceklerini gösteren felsefi bir pozisyon önerdiği için takdir edilmelidir. Bu olasılığı dikkate almayan çalışan bilim insanlarının bu raporu okumaları iyi olacaktır. "

Konferansta bir tebliğ sunacak olanlardan biri de Prof. Marjorie Woollacott. Oregon Üniversitesi'nde otuz yılı aşkın bir süredir nörobilim profesörü ve neredeyse dört yıldır meditasyon yapan” Prof. Woollacott raporla ilgili görüşü:

“Genel bilim camiasından çok saygın danışmanların isimlerinin yer aldığı Galileo Komisyonu Raporu'nu okuduğumda, bilincin yalnızca beyin aktivitesinin bir ürünü olduğu yönündeki materyalist görüşün ayrıntılı, açık ve son derece ikna edici bir belgeyle sorgulandığını görmek beni cesaretlendirdi.

Umudum, bilim camiasının, gelişmekte olan post-materyalist bir bilimsel çerçeveye dayanan bu araştırma bütününü dikkatli ve profesyonel bir şekilde değerlendireceği ve bilincin biyolojik süreçlerin bir ürünü olmaktan ziyade tabiatın asli bir unsuru olduğuna dair güçlü bir örnek teşkil ettiği sonucuna varacağıdır.”

Hepinizi 7 Nisan 2023 tarihinde yapılacak bu bilimsel şölene beklerken, bu uzun süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Prof. Dr. İbrahim Özdemir
Felsefe, Prof. Dr. Üsküdar Üniversitesi